Pele onu yıllar evvel veliahtı ilan etmişti… Samimi bir iltifat genç bir futbolcunun hayatını nasıl değiştirdi?

Dünya futbol tarihinin en büyük yıldızlarından biri olarak kabul edilen Brezilyalı efsaneleşmiş futbolcu Edson Arantes do Nascimento (Pele) 82 yaşlarında kolon kanserine yenildi.

Futbola başladığı liman şehri Santos’ta hususi bir törenle toprağa verilen Pele’den geriye yeri doldurulmaz bir kariyer kaldı. Ne de olsa o, dünya futbolunun ilk küresel harikasıydı…

Pele’nin mirasını kimin devralacağı sorusu ise her dönem zihinleri meşgul etti. Birçok yetenekli futbolcunun öne çıkan özellikleri Pele’nin performansıyla karşılaştırıldı.

Pele ise tahtına oturabilecek tek kişiyi seneler ilkin belirlemişti. O futbolcu milyonlarca dolarlık aktarma ücretleriyle göz dolduran dünya yıldızlarından biri değil, Nii Odartey Lamptey’ydi.

Pele’nin naaşı Santos kentinde bulunan Vila Belmiro stadyumundan taşınıyor. Kentin sokaklarını dolduran yüz binlerce yandaş futbol efsanesine veda ediyor. Fotoğraf: AP

“PELE’NİN LANETİ”

Ganalı eski futbolcu Lamptey bir zamanlar Pele’nin veliahtı olarak gösterilen tek isimdi. 

Bu “rütbeyi” ona ne meşhur spor yorumcuları ne gazete manşetleri ne de futbol taraftarları vermişti. Veliaht adaylığı bizzat Pele tarafınca daha 14 yaşlarındayken Lamptey’e uygun görülmüştü.

Pele’nin bu içten iltifatı tüm spot ışıklarının Lamptey’e çevrilmesine niçin oldu. Fakat üstüne bulaşan bu yıldız tozu, Lamptey’in yaşamını altüst edecek ve devasa beklentiler bir kâbusa dönüşecekti.

Lamptey, Pele’nin iltifatının yaşamını iyi mi değiştirdiğini 2019’da Hollanda’da piyasaya çıkan “De Vloek van Pele” (Pele’nin Laneti) adlı otobiyografisinde söyledi.

‘PELE OMUZLARIMA BÜYÜK BİR YÜK YÜKLEDİ’

Şimdilerde 48 yaşlarında olan Ganalı eski futbolcu Lamptey, Gana Premier Ligi’nde savaşım eden Elmina Sharks takımının yöneticisi.

The Athletic’e yapmış olduğu açıklamada Pele’nin ölümünün kendisini oldukça üzdüğünü söyleyen Lamptey, “Pele, tüm dünya için oldukça hususi bir isim. Bir dönem adımın onunla yan yana anılması bile oldukça büyük bir onur. Fakat bu adı taşımak asla kolay değildi. Mahvolmadım fakat omuzlarıma taşıyabileceğimden fazla ağırlık yükledi” ifadesini kullandı.

Gencecik yaşta dikkat çeken yeteneklerinin yanı sıra Lamptey’in büyük dezavantajları da vardı. Hepsinden önemlisi, Latin ABD futbolunun Pele’yi Pele icra eden enerjisi ve ateşi onda yoktu.

Üstelik Pele’nin iltifatının altından kalkacak olgunlukta da değildi.

HEP HAYAL KIRIKLIĞI YAŞADI

“Yeni Pele” olmak, Lamptey’in yaşamını baştan sona değiştirdi. Bu söz yüzünden Lamptey kariyeri süresince, 12 ülkeden 14 ekip içinde oradan oraya sürüklendi durdu.

Travmatik bir çocukluk geçiren, tam ustalaşmış futbolda kendi kimliğini ortaya koyacağı bir yaşta Pele ile karşılaşan Lamptey’in kariyeri hayal kırıklıklarıyla dolu.

Bu anlamıyla Lamptey’in yaşamı gençler için bir örnek oluşturuyor. Zira bir sporcu ne kadar yetenekli olursa olsun başarının süre alacağı kuralı asla unutulmaması gerekiyor.

Peki fakat bir zamanlar Pele kadar iyi olan, dünyayı yerinden oynatmaya aday futbolcunun yaşamış olduğu trajedinin arka plânında neler gizli saklı? İşte ümit dolu bir maceranın hazin sonu…

‘TAKIMIN EN KÜÇÜĞÜYDÜM’

Lamptey, 1974 senesinde Gana’nın başkenti Akra’da hayata merhaba dedi. Üç yaşlarındayken anası ve babası boşandı, Lamptey annesinin ailesiyle kaldı. Evde yoğun sertlik gören Lamptey, 11 yaşlarında babasının yanına gönderildi. Burada da üvey annesinin ve alkolik babasının şiddetine maruz kaldı.

Lamptey, o dönemden kalan yanık izlerini bir yaşam süresince vücudunda taşımaya mahkûm oldu.

Futbol 14 yaşındaki Lamptey için bir kurtuluştu. Mahalli bir takımda top koştururken kulüp yöneticisi tarafınca fark edilen genç Lamptey akranları içinde hızla sivriliyordu.

Fotoğraflar: Alamy

Kişiliğini bulmuş olduğu futbol sahasından kopmak istemeyen Lamptey’in okulla arası oldukça kötüydü. Derslere girmek yerine meşin yuvarlağın peşinden koşturmayı yeğleyen genç yıldız, bu kararından yaşamı süresince pişmanlık duyduğunu söylemiş oldu.

Genç yaşlarında Cornerstones kulübünün formasını giymeye süregelen Lamptey, ulusal takıma seçildikten sonrasında hayalini dahi kuramayacağı bir dünyayla tanıştı. Haziran 1989’da 16 Yaş Altı Dünya Kupası’nda top koşturan Lamptey, “Takımın ve kim bilir turnuvanın en küçüğüydüm” dedi ve ekledi:

Ulusal takımda oynamak bir rüyanın gerçekleşmesiydi. O günlerde futbol oynamak benim için bir tür tabu gibiydi. Zira ne süre futbol oynasam akrabalarım tarafınca cezalandırılıyordum. Devamlı cezalandırıldığım bir oyunda ülkemi başarıyla temsil etmek benim için adeta bir rüyaydı.”

‘AİLEMDEN YOĞUN ŞİDDET GÖRDÜM’

Lamptey, ulusal takıma seçildiğinde dahi ailesi tarafınca yoğun baskı gördüğünü ve bunun sonucunda daha da hırçınlaşıp içine kapandığını söylemiş oldu.

Başarıları ve kabiliyeti yakın çevresi tarafınca takdirle karşılanmayan Lamptey, “Okula gitmen isteniyor fakat sen futbol oynamaktan büyük bir keyif alıyorsun. Eğitim benim için bir problemdi bu sebeple tek yapmak istediğim top oynamaktı. Bu yüzden ailemden yoğun sertlik gördüğüm olurdu” ifadelerini kullandı.

Bir noktada ailesine karşı koymaya başladığını belirten Ganalı futbolcu, “Ülkem için oynayabilmek için bunlara göğüs germem gerekiyordu” diye konuştu.

Kısa bir süre sonrasında yaşamış olduğu tüm zorlukların ödülünü alan Lamptey, Gana için ilklere imza attı. 1989 yılına kadar 16 Yaş Altı Dünya Kupası’na katılamayan Gana ilk kez genç oyuncularını Avrupa’ya gönderme luğu yaşadı. Pele ile Lamptey’in yolları da 1989’daki bu turnuvada kesişti.

‘LAMPTEY’İ HALEFİM OLARAK GÖRÜYORUM’

O dönemde 48 yaşlarında olan Pele, FIFA Futbol Elçisi olarak vazife yapıyordu. Glasgow’daki zamanı stadyum Hampden Park’ta meydana getirilen İskoçya-Gana karşılaşmasında onur konuğu olarak tribünlerdeki yerini almıştı.

Pele, Lamptey’in ayağına top kıymet değmez neye uğradığını şaşırdı. Daha evvelde asla tanımadığı bu çocuğun oyun tarzını fanatik fanatik izleyen Pele, Lamptey’i kendi gençliğine benzetti.

0-0 beraberlikle sonuçlanan maçın en kıymetli oyuncusunu seçmesi istenen Pele asla düşünmeden Lamptey’in adını verdi. Pele’den genç futbolcunun performansıyla ilgili bir değerlendirme yapması istendiğinde ise “İleriki yıllarda benim yerime geçebilir. Onu halefim olarak gördüğümü kolaylıkla söyleyebilirim” ifadesini kullandı.

Pele’nin ağzından o güne kadar hiçbir futbolcu için bu şekilde çok önemli bir övgü çıkmamıştı. Efsanenin bu sözleriyle yer yerinden oynadı ve dikkatler “Yeni Pele”ye çevrildi.

‘GENÇTİM VE PELE’NİN KİM OLDUĞUNU BİLMİYORDUM’

Lamptey, o güne kadar evinden, şehrinden çıkmayan bir genç bulunduğunu ve ilk internasyonal turnuvasına katılacağı için değişik duygular yaşadığını belirterek çarpıcı bir itirafta bulunmuş oldu:

“Hemen hemen oldukça gençtim ve açıkçası Pele’nin kim bulunduğunu bilmiyordum. Pele’nin beni ‘maçın adamı’ seçtiğini söylediler; peşinden da veliahtı olarak gösterdiğini… Fakat bunun ne anlama geldiğini o günlerde bilmiyordum.”

Lamptey, Pele’nin dünya futbolu için ne anlama geldiğini sadece turnuvadan sonraki bir-iki yılda algı ettiğini, Pele’ye benzemenin iyi mi bir şey bulunduğunu anlayabilmek için onun videolarını izlemeye başladığını belirtti.

“Onun ve Maradona’nın maçlarını izlemeye başlamıştım. O dönem Belçika’ya aktarma olmuşum. İzlediklerimin peşinden Pele’nin gerçekte kim bulunduğunu öğrendim” diyen Lamptey, iyi mi bir mirasın sırtına yüklendiğini de o aşamada anladığını söylemiş oldu.

16 YAŞ ALTI DÜNYA KUPASI SONRASI KAÇIRILDI!

Bu çok önemli iltifatın peşinden Lamptey’nin yaşamı bir fırtınaya dönüştü. Adına düzenlenen düzmece bir pasaportla Gana’ya peşinden Togo ve Benin üstünden Nijerya’ya ve sonrasında da bir uçakla Belçika’ya ulaşan genç yıldız gerçeküstü bir maceranın içinde gibiydi.

Gana Futbol Federasyonu, 16 Yaş Altı Dünya Kupası’nda parlayan gençlerin kaçırılacağı endişesiyle sporcuların pasaportlarına el koymuştu. Fakat bu durum Belçika birinci lig ekibi Anderlecht’i durdurmaya yetmedi.

Anderlecht’te oynayan Nijerya ulusal takımının kaptanı Stephen Keshi, genç Lamptey’i beraber Belçika’ya gitmeye ikna etti. Bunun için ilk olarak bir düzmece geçişlik gerekiyordu. Tüm ayarlamaları icra eden Keshi, genç oyuncuyu Belçika’ya ulaştırdı.

Kaçırılmış olduğu gencin Nii Lamptey bulunduğunu Anderlecht takımına kanıtlayan Keshi, ufak evladı dilini, kültürünü bilmediği bir ülkede tek başına bıraktı. Genç Lamptey hızlıca takımın alt yapısında çeşitli eğitimlere tâbi tutuldu.,

‘BEN ADETA BİR BEBEKTİM’

Lamptey, o dönem ciddi bir korku yaşadığını ve kafasının bir fazlaca karışık bulunduğunu söyledi.

14 yaşlarında sokakta dostlarıyla top koştururken, bir yıl sonrasında Anderlecht’te oynamanın yarattığı şokun kendisini etkilediğini söyleyen Lamptey, eğitimsiz fakat akıllı bir genç olarak büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı.

Anderlecht’te sözleşme imzalatılan genç oyuncu kendisini temsil eden kişiyi dahi tanımadığını belirtti ve ekledi:

“Ben adeta bir bebektim. Çevremde olup bitenler hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Futbol oynamayı hakikaten oldukça seviyordum fakat ustalaşmış futbol hakkında bir bilgim yoktu. Benim için durum son aşama basitti. Top oynuyorum, bir kontratım var ve Belçika’ya taşınıyorum. Bugün arkama yaslanıp o dönem yaşadıklarımı düşünüyorum ve kendi kendime, ‘Fazlaca şey yaşadım, bugün artık bir yetişkinim’ diyorum.”

Aralık 1990’da Anderlecht’teki ilk maçına çıkan Lamptey’in yeni düzenlenen pasaportundaki yaşı 16 görünüyordu. Gerçekte 15 yaşlarında olan Ganalı oyuncu, Cercle Bruges’e karşı sahada yer almış olduğu ilk karşılaşmada fileleri havalandırarak büyük bir coşku yarattı.

1990-91 sezonunda biri Avrupa kupalarında Roma karşısında olmak suretiyle 16 maçta Anderlecht forması giydi. Aynı senenin Nisan ayında Afrika Uluslar Kupası elemelerinde Gana Ulusal Ekibi’nda yer aldı ve performansıyla göz doldurdu.

Ağustos 1991’de İtalya’da düzenlenen 17 Yaş Altı Dünya Kupası’nda tüm ilgi onun üzerindeydi. İtalyan efsanesi Alessandro Del Piero’nun da yer almış olduğu turnuvada Lamptey, en kıymetli oyuncu seçildi.

PELE HAKLI ÇIKMIŞ GİBİ GÖRÜNÜYORDU

Dünya spor kamuoyu onu mükemmel çocuk olarak görüyor, kabiliyetlerini yere göğe sığdıramıyordu. En önemlisi de Pele tahmininde haklı çıkmıştı.  

İçinde bulunmuş olduğu belirsizlikten yavaş yavaş sıyrılan Lamptey, meşhur İtalyan menajer Antonio Caliendo ile el sıkıştı. Banka hesabına yatan büyük meblağlar yardımıyla yaşamı giderek düzene giriyordu.

Anderlecht’teki ikinci sezonunun peşinden 1992 yazında Barselona Olimpiyatları’nda Gana formasını bir kez daha giydi. Gana yarı finalde Pep Guardiola’lı İspanya’ya yitirdi fakat turnuvayı bronz madalyayla kapattı.

Bu noktadan sonrasında işler fena gitmeye başladı.

Anderlecht’e döndüğünde, çeşitli sakatlıklarla boğuşan Lamptey, 1993 senesinde hemen hemen 18 yaşlarındayken Belçika ekibiyle yollarını ayırarak Hollanda’nın yolunu tuttu.

PSV Eindhoven’da başlangıçta yüksek bir grafik çizen genç Ganalı, bir yıl sonrasında orta derece bir performansla oynuyordu. Kamuoyu ilk kez genç Lamptey’in kabiliyetlerini sorgulamaya bu yıllarda başlamıştı.

‘BASKIYI İLK KEZ ASTON VILLA’DA HİSSETTİM’

Fakat her insanın aklında Pele’nin öngörüsü vardı. Tüm takımlar Lamptey’in üst düzey performansının her an ortaya çıkabileceğine inanıyordu. Hal böyleyken Lamptey 1994 yazında İngiltere’nin köklü kulüplerinden Aston Villa’ya aktarma oldu.

Doğru muntazam bir eğitim görmemiş olan bir genç için İngiltere belirsizliklerle doluydu. Anderlecht’teyken almış olduğu Fransızca ve İngilizce dersleri yardımıyla kontakt kurmakta ciddi bir güçlük yaşamasa da Lamptey, kendisinden beklenenler karşısında çaresiz kalmıştı.

Lamptey, Villa ile düzenlenen imza töreninin peşinden kendisiyle ilgili meydana getirilen yorumları şu şekilde aktardı:

“İngiltere’ye gider gitmez televizyonu açtım ve bir spor programı buldum. Benim hakkımda konuşuyorlardı. Söyledikleri ilk şey Aston Villa’nın genç bir Pele’yi ekibine kattığıydı. İşte tam o süre ağır baskıyı derinden hissetmeye başladım. Anderlecht’te neyin ne işe yaradığını tam anlamamıştım, o nedenle bu durum beni pek rahatsız etmemişti. Fakat Villa başkaydı. Üzerimdeki baskıyı ilk o süre hissettim.”

İNGİLTERE’DE ŞANSIZLIKLAR PEŞİ SIRA SÜRDÜ

Yalnız beklentiler değil, İngiltere’de karşılaşmış olduğu lüks ve zenginlik de Lamptey için oldukça sarsıcıydı. Genç Ganalı, havaalanına adım attığında Villa’nın ekip antrenörü Ron Atkinson kendisini lüks otomobiliyle karşılamıştı.

1991 senesinde Villa’nın başına geçen Atkinson, 1992-93 Premier Lig’ni ikinci olarak bitirecek kadar iyi bir kadro kurmuştu. Fakat ertesi yıl tüm hesapları ters gitmiş ve Villa ligi 10’uncu sırada tamamlamıştı. Nam-ı öteki Big Ron, ekibi ateşleyecek yeni bir kıvılcım bulduğunu düşünüyordu. Bir sonraki Pele’yi yetiştirmeyi ve büyük başarılara imza atmayı umuyordu.

19 yaşlarında kendisinden bir ekibi sırtlaması beklenen Lamptey, bu ağır yük altında her geçen gün eziliyordu. Çevresinde Andy Townsend, Dwight Yorke ve Dalian Atkinson benzer biçimde tecrübeli ve yetenekli oyuncular olan Lamptey kendini gösteremedi.

O günlere ilişkin “Villa’da şanssızdık” diyen Lamptey, “Başlangıçta büyük bir potansiyelimiz vardı. Dwight Yorke, Mark Bosnich, Ugo Ehiogu ve Paul McGrath benzer biçimde büyük oyuncularımız vardı. Fakat işler biz için iyi gitmedi” ifadesini kullandı.

İTALYA’DA DA ARADIĞINI BULAMADI

O dönem Lamptey, Gana Ulusal Ekibi’yla oldukça fazla maça çıkıyordu ve bu durum Big Ron’u oldukça sinirlendiriyordu. Hatta Atkinson, Gana Futbol Federasyonu ile konuşarak genç futbolcunun ulusal takıma oldukça fazla çağırılmamasını istemişti.

Premier Lig’de takımını bir türlü toparlayamayan Big Ron’a yol görününce Lamptey’de onunla aynı kaderi paylaştı. İngiltere’den apar topar gönderilen Lamptey, 22 yaşına basmıştı. Artık evli ve iki çocuk babasıydı.

İtalyan ekiplerinden Venezia FC’de de istediğini bulamayan Lamptey kısa süre sonrasında hayallerini süsleyen bir yolculuğa çıktı.

Arjantin’in efsanesi Maradona’nın Boca Juniors’daki son dönemine yetişen genç Ganalı, “Arjantin’e Maradona için gitmedim fakat onunla tanışmak muazzamdı. Benim için gerçeğe dönüşen bir rüya gibiydi” dedi.

Maradona’nın çok önemli bir disiplini bulunduğunu söyleyen Lamptey, “İnanılmazdı; antrenmana ilk o gelir ve son olarak o ayrılırdı. Maradona’nın kendi başına özgür vuruşlar yaptığını görüyordum. 35 yaşındaydı fakat hâlâ yoğun tempolu antrenman yapıyordu. Hakikaten onu tanımak bir ayrıcalıktı” ifadelerini kullandı.

‘OĞLUMUN İSİM BABASI MARADONA’YDI’

Maradona ve Pele’nin kendisi için iki büyük idol bulunduğunu söyleyen Lamptey, sözlerine şunları ekledi:

“O dönem bir oğlum oldu. Maradona’yı o denli oldukça seviyordum ki, oğlumun adını Diego Pablo Lamptey koydum. İsim babasının Maradona olmasını istemiştim.”

Sadece Lamptey, Boca Juniors’da asla forma şansı bulamadı. Bir başka Arjantin kulübü Union de Santa Fe’ye kiralık olarak gönderildi ve yaşamının kim bilir en zor sürecini burada geçirdi. Yeni doğan ve Maradona’nın adını taşıyan oğlu bu zamanda geçirdiği hastalığın sonucunda yaşamını yitirdi.

“Oğlum iki ay süresince yoğun bakımdaydı. O dönem futbolu bırakmak zorunda kaldım” diyen Ganalı futbolcu, “Oğlumun yaşamını kaybetmesi sonrasında adeta yıkılmıştım. Artık Arjantin’de kalamazdım; Avrupa’ya geri döndüğümde 22 yaşındaydım ve o zamana kadar oldukça fazla şey yaşamıştım” ifadesini kullandı.

1998-1999 sezonunda Ankaragücü’nde de forma giyen Lamptey, sırasıyla Portekiz’e, Almanya’ya Çin’e, Dubai’ye ve son olarak Cenup Afrika’ya giderek kariyerine nokta koydu.

Lamptey, 1998-1999 sezonunda Ankaragücü formasını giymişti.

‘İNSANLAR BENDEN PELE OLMAMI İSTEDİ AMA MÜMKÜN DEĞİLDİ’

Bugün aradan geçen yılları sorgulayan Lamptey, nerede yanlış yapmış olduğu üstüne oldukça düşündüğünü belirtti.

O dönemleri “genç ve saftım” diyerek özetleyen Lamptey, “Hakikaten asla olgun değildim. Kariyerimi iyi mi şekillendireceğimi bile düşünmemiştim. Çin’e gidene kadar bunu asla düşünmemiştim. Hakikaten zor zamanlar geçirdim; oldukça şey yaşadım” dedi.

“Başlangıçta onun benzer biçimde birinin yerine geçeceğimi söylemesi beni oldukça iyi hissettirdi. Bunu söylediği için mutluydum fakat bu ismin üzerimde bu kadar baskı yapacağını bilemezdim. İnsanlar benden Pele benzer biçimde oynamamı bekledi fakat bu mümkün değildi” diyen Lamptey, kim bilir bu kıyaslamanın yarattığı baskı sebebiyle hâk etmiş olduğu yere hiçbir süre ulaşmadı.

Lamptey için “Futbolda ne başardım?” probleminin cevabı ise büyük bir mirası sırtlanma uğraşından başka bir şey değildi.

minecraft server
Scroll to Top