Cesaret öyle taklitle olmaz 

Hatırlarsanız 29 Ocak 2009’da İsviçre’nin Davos kentinde İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’e karşı Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan’ın o ünlü “one minute” çıkışından tam 14 yıl sonra ikinci bir “one minute” olayı da İsrail’in işlediği Filistin vahşetinden sonra yaşandı. Tüm dünya ülke liderleri susarken Cumhurbaşkanımız İsrail’e yönelik “Sen terörist bir devletsin, seni savaş suçlusu olarak yargılatacağız” diye yüksek perdeden haykırdı ve hala sesini yükseltmeye devam ediyor. Aslında Cumhurbaşkanımız hemen hemen her konuşmasında “Artık eski Türkiye yok, bundan sonra hiçbir oldu bittiyi kabul etmeyen, kendi göbeğini kendi kesen bir Türkiye var karşınızda” diyor ama Amerika ve Avrupa hala Cumhurbaşkanımızı ve Türk halkını test etmeye devam ediyor.
Hani bizde çok meşhur bir söz vardır: Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye diye. Ey Amerika ey Avrupa bırakın artık Türkiye’ye parmak sallamayı çünkü 21 yıldır bu ülkenin başında yerli ve milli, cesur, kararlı, ilkeli ve karizmatik bir liderin genel başkanlığında AK Parti gibi milletine hizmeti ibadet sayan bir partinin etrafında kenetlenmiş vaziyette Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır medeniyetine ulaşıp dünyanın ilk on ekonomisi arasına girme yolunda Cumhuriyet’le birlikte yüz yıldır hiç durmadan hızla yoluna devam ediyor. Şimdi bunları niye söylüyorum. Hani muhalefet partileri “Sen bunları yapıyorsun da bu millet aç, İHA’mı, SİHA’mı, TCG Anadolu Gemisi’ni mi yiyecek?” diye eleştiriyordunuz. Sizin ufkunuz ve devlet yönetme aklınız bu kadar işte. Bakın İsrail saldırısından sonra dünya savaşının konuşulduğu bu ortamda İHA’ların SİHA’ların yani savunma sanayiinin ne kadar önemli olduğunu anladınız değil mi? Ama maalesef anlayamazsınız Atatürk’ü de anlayamadığınız gibi. Çünkü ne diyordu Atatürk; İstikbal göklerdedir diye Cumhurbaşkanımız da bunu uyguluyor işte.
Türkiye’nin hem iç hem de dış düşmanları sizler istediğiniz kadar uğraşın Türkiye’nin yükselişini asla engelleyemeyeceksiniz. Artık ok yaydan çıkmıştır, artık Türkiye yüzyılıyla birlikte 2053 hedeflerine doğru aynı hızla ilerlemektedir. Bir de şunu da özellikle hatırlatmak isterim ki bence artık Türkiye’nin kaderi ile AK Parti ve R. Tayyip Erdoğan’ın kaderi aynıdır, olay tam da bu noktaya gelmiştir. Çünkü dikkat ederseniz yapılan iç ve dış saldırıların tek hedefi Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan’dır.
28 Mayıs seçimlerinde Cumhurbaşkanımızı devirip yerine kendi kuklanız olacak bir Cumhurbaşkanını o koltuğa oturtmak için çok uğraştınız ama maalesef böyle bir yanlışa halkımız müsaade etmedi. Yahu arkadaş siz bu yönteminizi sağduyulu ve cesur Türk halkıyla birlikte R. Tayyip Erdoğan gibi bir lideri unutarak ya da tanımayarak 15 Temmuz’da da denediniz olmadı, hüsrana uğradınız. Aslında bugünkü İsrail’deki savaşın asıl hedefi yine Türkiye’dir. Bakın sizin dedeleriniz Türk askerinin Çanakkale’de onları ne hale getirdiklerini herhalde size anlatmadılar. Ya da anlattılar da siz dinlemediniz. Çünkü yaptıklarınıza bakınca Türk halkı ve Cumhurbaşkanımızı pek tanımış gibi görünmüyorsunuz. R. Tayyip Erdoğan düşmanlığı sizin aklınızı başınızdan almış, ne söyleyip ne yaptığınızın farkında bile değilsiniz. Aynen son olarak HEDEP’le birlikte hareket edip Suriye ve Irak teskeresine hayır dediğiniz gibi.
Sizler bir kere Meclis’te de yaptıklarınıza bakınca hala yerli ve milli olamamışsınız. Bakın bu dış ve yandaş iç ekip 15 Temmuz’da hain FETÖ kahpesiyle kazanamadıkları savaşı farklı taktik ve yollarla kazanmaya çalışıyorlar. Ama öyle yağma yok artık devletimiz sizin kim olduğunuzu ve hangi cepheden saldıracağınızı çok iyi biliyor. Boşa çaba sarfetmeyin bu savaşın galibi yüce Türk milleti ve devleti olacaktır. Bunu niye söylüyorum bugün İsrail’e karşı Filistin ve Hamas’ın yanında durmasından dolayı saldırılara karşı milletinin önüne geçip göğsünü siper ederek kendini feda eden kim derseniz ben tek kelimeyle Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan’dır derim. Bu hem bir cesaret hem de millet ve devlet sevdası işidir. Aramızdan kaç kişi çıkıp da kürsülerden dünya beşten büyüktür ben kefenimi giyip buralara geldim, nasıl olsa bir gün öleceğiz hiç olmazsa öleceksek adam gibi ölelim diyen aramızdan kaç babayiğit çıkar ne dersiniz?
Bu sözler öyle laf olsun diye de söylenmiş sözler değil, mangal gibi yüreği olup mert bir Kasımpaşa delikanlısının yüreğinden çıkan sözlerdir. Hani derler ya soğuk kalpten sıcak söz çıkmaz diye. O delikanlının kalbi de sıcak olduğu için ağzından çıkan her söz milletimizin yüreğini ısıtıyor. Hani güzel bir söz daha vardır: “Hayatta taklit edilemeyecek tek şey cesarettir” diye. Bakıyorum da bazen sayın Kılıçdaroğlu da grup toplantılarında sayın Cumhurbaşkanımızı taklit etmeye kalkarak sesini yükseltip kürsülere vurarak hem partililerini hem de milleti gaza getirmeye çalışıyor ama maalesef bu işler taklitle olmuyor, çok sırıtıyor. Çünkü sizin ne kadar cesur olduğunuzu bu millet 15 Temmuz gecesi gördü. Hava alanındaki tankların arasından sıvışarak kaçıp Bakırköy Belediye Başkanı’nın evinde ayak ayak üstüne atarak kahve yudumlarken televizyondan şehid olan kardeşlerimizi kovboy filmi izler gibi izlediniz.
Herkese iyi hafta sonları…