Aday olmak zor iş ama, hayal kurmak bedava..

Kentimizde coşku dolu günler peş peşe sürüp giderken heyecan, yürek çarpıntısı, hayaller ve ümitlerde büyüyerek çoğalmayı sürdürüyor.
“Neyin hayali bu” diye sorduğunuzu duyar gibiyim?. Öncelikle yüzü daima gülen, başladığı işi başarıyla bitirerek halkına sunan, güvenilir siyasi kimlik ve yöneticilerimizi tenzih ederek başlamak isterim. Şimdi gelelim konumuza.              
Bu pek çok kişinin hayallerini süsleyen ve kazanmak için yapmayacakları şey olmadığı tahmin edilen aday olma sancısı. Biliyorsunuz ya, kısa süre sonra yani 31 Mart 2024 tarihinde yerel seçimler var. Ortalık takım elbiseli adamlar, şık giyimli kadınlarla dolup taşacak. Ve en kötüsü bol keseden atılan vaatler havalarda uçuşacak. Tamam işin biçimi böyle. Başka kılıf biçemeyiz. Ancakkk üzülerek söylemek isterim ki bu hayallerin, heyecanın yanı sıra hepsinin birbirini yediği itiraz götürmez bir gerçek. Her defasında bir anlamsız çekişme içinde yoğruluyoruz. Enteresan olan aynı partide mücadele veren, aynı hedefe baş koymuş kişilerin birbirine karşı takındıkları akıl almaz tavırlar, olumsuz davranışlar, kavgalar bitmek tükenmek bilmedi. Aslında bizim, yani sade vatandaşlarında hayalleri vardı. Mesela seçilmiş veya seçilecek olanların hal ve tavırlarıyla bize örnek olmalarını, söyledikleri her sözün, haykırdıkları her vaadin gerçek olmasını hayal ederdim. Hatta bu şahsiyetlerin toplumun, yani hepimizin aynası olacağına inanmayı ne kadar çok isterdim. Ama kendimi bildim bileli bu hayallerimin ve beklentilerimin ne derece sonuçsuz bir hayal kırıklığı olduğunu anladım. Örnek mi? Vereyim…   Bakınız binlerce insanın gönül verdiği ve umudunu bağladığı Türkiye’nin en eski ve en büyük muhalefet partisi olan CHP’ye. Hele de son seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu rüzgârıyla büyük beklentiye girmişti. Ama olmadı. Yine olmadı. Bence bu başarısızlıkların en büyük sebebi o gün bugün devam eden iç dalaşın devamı. Ne yazık ki CHP kendi içinde daima muhalefet yaşadı. Vefaya, hoşgörüye, alçak gönüllülüğe sıcak bakmadı. Ne iktidar oldu, ne de doğru bir biçimde muhalefet. Parti içi hizip asli görevini yapmaya aynı hızla devam etti, ediyor. Anlaşılan muhalefet partisi içinde muhalefet fırtınaları dinmek bilmiyor. O partide canını dişine takıp, beklentisizce çalışan CHP aşıkları var. İdealistler var. Bu durum onları çok fazla üzüyor. Diğer partilerse eh işte, CHP den hallice. Bu konuda şu ana kadar gelmiş geçmiş siyasi kadroların içinde en tutarlısı AKP diyebilirim. Arada çok ufak tefek arızalar olsa da AKP kırık kolu yen içinde başarıyla saklayan ve dışarıya hiçbir sorun sezdirmemeye özen gösteren bir yapılanma. Durum bu düzeyde yürüyünce, doğal olarak dış seslerde çok fazla ciddiye alınmıyor. Ve o güçlü ve kararlı bütünlük arasında kaybolup gidiyor. Bu davranış tarzını herkesin birbirine ve parti kurallarına sımsıkı bağlı olmaları ve ser verip sır vermemelerine bağlıyorum. Büyük bir ihtimal, başarıyı yakalamalarının sırrı da bu kuralcılıktan geçiyor. Eh ne demişler, yiğidi öldür ama hakkını ver.
Demek oluyor ki söz ettiğimiz siyasi parti mensupları özgürlük, demokrasi, sen, ben derken parti içi kuralsızlıkların, kaosun ve çekişmelerin yarattığı yangını göremiyorlar.  Ya da bu derin olgular hikayesi altında, bile bile ortalığı karıştırmaktan zevk alıyorlar. Tek unuttukları, vatandaşın her şeyin farkında oluşu. Ne diyeyim, Allah böylesi geçimsiz kadrolardan seçim yapacak halkımızın yardımcısı olsun.